20 Haziran 2012 Çarşamba

Polonezköy Country Club

Evet yazmakta çok başarılı değilmişim onu anladım, gerçi bir yandan 2 ufaklık bir yandan iş güc derken akşama pestili çıkmış olan benim de haklı sebeplerim  var tabii.
Neyse sonuç olarak artık yaz geldi, okulda tatil olunca ver elini İstanbul gezmeleri dedim, ve her sene mutlaka en az bir kere gittiğimiz, ve hep daha sık gelmeliyiz buraya dediğimiz Polonezköy deki minik hayvanat bahçesine gene gittik.

Burayı keşfettiğimizde henüz çocuklarımız falan yoktu, o yüzden uzun bir geçmişimiz var aslında, tabi çocuklar da dahil olunca bakış açımız da oldukça genişledi, daha önce farkına bile varmadığımız yerlerini de keşfettik.
Öncelikle takdirlerimi sunmalıyım. Her  sene gittiğimde bir öncekinden de gelişmiş buluyorum. Geçen sene hayvanların büyük bir kısmı ortalıkta dolaşıyordu, gerçi benim hoşuma gidiyordu, hatta iki eşşek tarafından masada iki küçük yanımdayken taciz edilip, omuzumla ittirip çok güldüğüm bir anım bile vardır. Bu olayın üzerinden  5 dakika bile geçmeden de biraz aşağımızda bir domuzun ahırdan kaçması ve çalışanların yakalama çalışmaları da çok eğlendirmişti bizi. Benim iyidir hayvanlarla aram, oldukça korkusuzumdur, zaten çocukluk  hayalim de hayvanat bahçesinde çalışan bir veteriner olmaktı, olamadım o ayrı. Ama korkanı da anlarım, saygı duyarım.
Bu sefer ortalıkta sadece Tavus kuşunu ve Küçük Pony leri gördüm, diğerleri yerlerinde takılıyordu.
Biz turumuza Maymunlar, Tavuklar ve Geyiklerin yanından geçerek aşağıda yer alan gölete inerek başladık, gölün etrafı doğal haliyle bırakılmış, kurbağa sesleri, değişik bitkiler , ördekler ve etrafta koşturan kertenkeleler arasından ufacık bir tur atıyorsunuz, daha sonra çocukların park talebi ağır bastı ve daha yukarıda yer alan basit bir park ve içinde bilimum ufak araba ve plasmacar bulunan araba parkında bulduk kendimizi, çocuklar çok eğlendi haliye. Bu arada büyüklerimiz ağaçların altında kalan mangal alanına yerleşmişti bile, çocukları iyice yorduktan sonra oturduk ateşin başına.
Çocuklar için giriş biletine de dahil olan , çocuk menüsü geldi önce, bizlere de mangal ateşi.
Çok konfor aramıyorsanız , keyifli bir gün için tavsiye edebileceğim bir yer. Ardından da eğer yer bulabilirseniz dönüş yolu üzerinde ki Polina ya uğrayıp yöreye ait güzel pastalardan yemenizi tavsiye edeceğim. Bir de eklemeden geçmeyeyim, benim girme fırsatım olmadı henüz ama mekanın ayrı bir girişi olan çok da güzel görünen bir havuzu var, henüz test edemedim, artık bir daha ki sefere diyelim.
Ve son olarak, eğer kalabalıktan hoşlanmıyorsanız  Cumartesi sabahtan gidin, biz 15.00 civarında ayrılırken artık iyice dolmaya başlamıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder